Son yıllarda, sağlık alanında giderek popülerleşen bir takviyeyi konuşacağız: Fisetin. Aslında bu bileşik sağlıklı bir beslenme düzeninde bolca bulunmakta ve sağlık üzerinde de birçok olumlu etkiye sahiptir. Nedir bu fisetin derseniz basitçe; meyvelerde, sebzelerde ve tıbbi bitkilerde doğal olarak bulunan bir flavonoid türü olarak tanımlayabiliriz. Flavonoidler ise genellikle vücutta antioksidan görevi görürler. Yani vücuttaki serbest radikallerle savaşarak hücreleri korur ve yaşlanma, inflamasyon ve inflamasyona bağlı çeşitli kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olurlar.Peki fisetini bu kadar öne çıkartan nedir? Gelin beraber bu bileşiğin sağlık üzerine etkilerini inceleyelim.
Oksidatif stres nedir?
Antioksidanları anlatırken aslında bahsetmemiz gereken daha önemli bir kavram var. Hepimiz stresin ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Peki oksidatif stresi hiç duydunuz mu? Bu kavramı basitçe hücre içi stres gibi düşünebiliriz. Bu stresin sebebi de vücutta oluşan serbest radikallerdir. Serbest radikaller aslında vücudun normal metabolik işleyişinde bir miktar oluşsa da sigara dumanı, hava kirliliği, UV ışınlar, yüksek yağlı ve işlenmiş gıdalar tüketmek gibi nedenlerle vücutta oranları artar. İşte bu serbest radikalleri nötralize ederek oksidatif stresi azaltan maddeler antioksidanlardır. Eğer bu görevi yerine getirecek antioksidanlardan yeterince vücudumuza almazsak artan oksidatif stres; hücre fonksiyonlarının bozulmasına, hücre ölümüne (apoptoz) ve çeşitli hastalıklara davetiye çıkarabilir. İşte fisetin bu anlamda güçlü bir antioksidan olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yaşlanmayı durdur
"Seno" kelimesi, hücresel yaşlanma sırasında biriken hasarlı hücrelerin adlandırılmasında kullanılır. Bu tür hücreler, yaşlanma sürecinde çeşitli nedenlerle hasar alır ve normal işlevlerini yerine getirme yeteneklerini kaybederler. "Senolitik" terimi ise bu tür hasarlı veya yaşlanmış hücreleri hedefleyen ve onları temizlemeye veya öldürmeye yönelik tedavileri ifade eder. Senolitik ajanlar, yaşlanma sürecinde biriken bu tür hücrelerin temizlenmesine yardımcı olabilir ve böylece yaşlanma belirtilerini azaltmaya veya geciktirmeye yönelik potansiyel bir strateji olarak araştırılırlar. Araştırmalar, test edilen 10 bileşik arasında Fisetin'in en güçlü ve doğal senolitik olduğunu göstermektedir. Bu bileşik, yaşlanan hücreleri ortadan kaldırmak ve hücrelerde biriken toksik elementlerin uzaklaştırılmasına yardımcı olan otofajiyi yeniden aktive etmede etkili bir potansiyele sahiptir.
Bilişsel sağlık için fisetin
Nörolojik sağlık açısından da fisetinin olumlu etkileri olduğu gözlemlenmektedir. Araştırmalar, fisetinin beyin fonksiyonlarını artırabileceğini ve nörolojik hastalıkların riskini azaltabileceğini göstermektedir. Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar üzerine yapılan çalışmalar, fisetinin bu hastalıkların ilerlemesini yavaşlatabileceğini öne sürmektedir.
Kanserle mücadele
Fisetinin klinik öncesi çalışmalarda, hücre döngüsünü değiştirerek, apoptozu, anjiyogenezi, istilayı ve metastazı indükleyerek normal hücrelere herhangi bir hasara neden olmadan kanser büyümesini inhibe ettiği gösterilmiştir. Bu nedenle kanserle mücadelede potansiyel bir rol oynayabileceği düşünülmektedir. Ancak, bu alandaki araştırmalar henüz erken aşamadadır ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Fisetini nasıl alalım?
Fisetin bitkilerde metabolik bir yan üründür ve genelde düşük konsantrasyonlarda olmasına rağmen elma, çilek, lahana ve soğan gibi gıdalar fisetinden zengindir. Mevcut tahminlere göre çilek 160 μg/g ile en zengin fisetinkaynağıdır. Bir kişinin çeşitli bitkisel kaynaklardan günlük ortalama fisetin alımının 0,4 mg seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Takviye olarak kullanılmasında ise hayvan çalışmalarında yüksek dozlarda bile, yan etkiler veya toksisite tespit edilememiştir.
Antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri, nörolojik sağlık üzerindeki olumlu etkileri ve potansiyel kanserle savaşım yetenekleri, fisetini sağlık bilincinde önemli bir bileşik haline getirmektedir. Ancak, bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. O süreçte fisetin içeren gıdaların dengeli bir diyetin parçası olarak tüketilmesi gerektiğini düşünüyorum.